İnme sonrası en sık karşılaşılan komplikasyonlardan biri yutma bozukluğudur (disfaji).
Bu enfeksiyonların başlıca sebebi, yutma bozukluğuna bağlı gelişen aspirasyondur. Aspirasyon kaynaklı akciğer enfeksiyonları, inme sonrası hastaların üçte birinin ölümüne yol açmaktadır. Ayrıca, inme geçiren hastaların yarısından fazlasında aspirasyon nedeniyle akciğer enfeksiyonu görülmektedir.
İnmede lezyon yerine göre kortikal, beyin sapı ya da kranial sinirler düzeyinde yutma fonksiyonu bozulur ve disfaji meydana gelir. Hastalar disfajinin malnütrisyon, dehidrasyon, kilo kaybı, aspirasyon ve ölüm gibi komplikasyonları ile karşı karşıya kalırlar. Bu komplikasyonlar hastaların hastanede yatış süresini ve yatış maliyetini artırır. Ayrıca disfaji tedavi edilmediğinde hasta eve çıktıktan sonra oluşabilecek problemler bakıcı yükünü artırmakta, hastaların günlük yaşam becerilerini kısıtlayarak yaşam kalitesini düşürmektedir. İnmeli hastalarda disfajinin erken tanı ve tedavisi sadece komplikasyonları azaltmakla kalmaz aynı zamanda fonksiyonel durumu da iyileştirerek yutmanın geri kazanımını hızlandırır. Geri kazanımın en hızlı olduğu dönem inme sonrası ilk 3 haftadır. Bu nedenle inme sonrası yutma bozukluğunun tedavisinde kendiliğinden iyileşme sürecini beklemeden erken dönemde hızlı ve etkili şekilde terapiye başlanması iyileşme oranını artıracaktır.
İnme gibi nörolojik nedenli hastalarda görülen disfajiler genellikle tedavi edilebilen bir bozukluktur. Yutma bozukluklarının tedavisinde uygulanan yöntem yutma terapisidir. Yutma bozukluklarının tedavisi; dil ve konuşma terapisti tarafından yutma bozukluğunun nedeni, belirtileri ve tipine bağlı olarak planlanır. Yutma bozukluklarının tedavisinde yutma bozukluğunun nedeni, belirtileri ve tipine bağlı olarak farklı tedaviler uygulanır. İnme sonrası yutma bozukluğunun tedavisinde konvansiyonel yöntemlerin yanı sıra teknolojik yaklaşımların önemi giderek artmaktadır. Bu gelişme, tedavi süreçlerinin daha etkili hale gelmesi ve hastaların yaşam kalitelerinin iyileştirilmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır. Teknolojinin amacı, yutma tedavisini daha etkili, güvenli ve kişiselleştirilmiş bir hale getirmektir. Hem konvansiyonel tedavilerin eksiklerini tamamlamak hem de modern yaklaşımlarla tedaviye yenilikçi çözümler sunmak, tedavi sürecine büyük katkı sağlamaktadır. Teknolojik yöntemler, yutma bozukluğu yaşayan bireylerin rehabilitasyonunu destekleyerek tedavi sürecini hızlandırır ve hastaların motivasyonunu artırır. İnme sonrası yutma bozukluğu tedavisinde teknolojinin entegrasyonu, geleneksel tedavi yöntemlerini tamamlayarak daha kapsamlı ve etkili bir yaklaşım sunar. Bu tür yenilikçi çözümler, hastaların tedaviye katılımını artırırken terapilerin etkinliğini de önemli ölçüde yükseltmektedir.
İnme sonrası en yüksek nörolojik iyileşme, inmenin başlamasından sonraki ilk 3 ay içinde gerçekleşmektedir. İnme sonrası oluşan yutma bozukluklarının tedavisini kolaylaştırmak için özellikle bu süre zarfında büyük çaba harcanmaktadır. Bu nedenle, akut ve subakut evrelerde inme sonrası disfaji için en etkili tedavi seçeneklerini belirlemek, özellikle yatan hasta inme rehabilitasyonunda klinik öneme sahiptir. Yapılan çalışmalar kortikal nöronların depolarizasyonunu, manyetik veya elektrik alanlarla tetikleyerek modüle eden invazif olmayan beyin stimülasyonu teknikleri olan TMS, tDCS ile periferal duyusal sistemi aktive ederek kas liflerini uyaran ve kas kontraksiyonlarını ve gücünü arttıran NMES’in, akut ve subakut dönemde inme sonrası disfajinin tedavisi için en etkili terapiler olduğu ifade edilmiştir.
Bu nedenle yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz bilimsel bir çalışmada, inme sonrası disfaji tedavisinde hem periferik hem de santral stimülasyon prosedürlerinin kullanımının, tek başına konvansiyonel terapiye ya da herhangi bir aletsel tedavi yöntemine kıyasla daha etkili olabileceğini öngördük ve bu hipotezi test ettik. Çalışmamızın sonuçları, NMES ve tDCS gibi enstrümantal terapilerin konvansiyonel tedaviyle birlikte uygulanmasının tedavinin etkinliğini artırdığını ve daha belirgin bir iyileşme sağladığını gösterdi. En etkili tedavi sonuçları ise NMES, tDCS ve konvansiyonel tedavinin birlikte uygulandığı grupta elde edildi.
Çalışmamızın sonuçlarını, disfaji alanında dünyanın en prestijli kongrelerinden biri olan San Francisco'da düzenlenen DRS Kongresi'nde sunduk ve bu çalışmamızla ödüle layık görüldük. Ayrıca çalışmamızın bilimsel makalesi, disfaji alanındaki en itibarlı dergi olan Dysphagia Journal'da yayınlandı.
Kaynakça:
- Wijting, Y., Freed, M. (2013) Training Manual fort he use of Neuromuscular Electrical Stimulation in the treatment of Dysphagia, VitalStim Certification Program, Provided by CIAO Seminars, 8-79.
- Hsiao, M.-Y., et al. (2023). Meta-analysis of rTMS effects on post-stroke dysphagia. Frontiers in Rehabilitation Neuroscience.
- Liao, Y., et al. (2017). The role of HF-TMS in improving swallowing functions. BMJ Open.
- Tan, W.-S., et al. (2022). Neurostimulation therapies for dysphagia: A systematic review. Journal of Stroke and Cerebrovascular Diseases.
- Bengisu, S., Demir, N. & Krespi, Y. Effectiveness of Conventional Dysphagia Therapy (CDT), Neuromuscular Electrical Stimulation (NMES), and Transcranial Direct Current Stimulation (tDCS) in Acute Post-Stroke Dysphagia: A Comparative Evaluation. Dysphagia39, 77–91 (2024).
- https://doi.org/10.1007/s00455-023-10595-w
Bu sonuçlardan yola çıkarak, çalışmamızı daha da geliştirmeyi hedefledik ve santral yöntemlerden TMS'yi de dahil ederek yeni bir çalışma planladık. Böylece, inme sonrası disfaji tedavisine ihtiyaç duyan hastalara yönelik, güncel literatürde en etkili tedavi yöntemleri olarak kabul edilen NMES, tDCS ve rTMS yöntemlerinin birlikte ve ayrı ayrı uygulanmasının tedavi üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçladık.